Dis
kapinin dis mandalinin üzerine konmus
bir toz tanecigi gibi hissediyorum kendimi… daha öncesinde ayakkabisinin içine
girmis, en kisa zamanda çikarmak için firsat gözledigi bir çakil tasi gibi
hissediyordum. Bir zamanlar sultanlar gibi hissederdim kendimi, öncesinde de bi
bok parçasi gibi. Evet benim hikayem, bir bok parçasindan bir toz tanecegine
dönüsüm yolculugum aslinda….
Önce ne
kendimi ne bi baskasini önemserdim. Sonra önemsendim, ve önemsedim. Simdi
unutulmus gitmisim yeni farkettim… Sureti hafizalarda yer almayan, sokakta
önemsizce geçip giden bi insanim.
Arabadayim. Italya’ya bilet aldi amcam
yarin aksam için sagolsun. Ama ayni anda agzimada siçti. Zor tuttum
gözyaslarimi, zayif görünüp kendimi acindirmak istemedim…
Tek bir düsüncesini 10 defa öznesini yüklemini
ayri yere koyarak açiklamasi, beni yanlis anlamalari, streslere bürünmesi…
benim suratimin düsmesine sebep oldu. Simdi dicek ki “suna bak arabamda
Fransa’ya götürüyorum, hala surat asiyor”. Evet benim yüzümden yola erken
çiktilar ama eger ben arabada yer olmicagini ve gemi saatlerinin sikinti
yapacagini bilseydim, ölürdüm yine gelmezdim. Ne isim var ? Amcamdaki tek sorun
“hayir” diyememesi. Aciklama yapmadan “hayir” dese kirilmam, üzülmem ki… ne
haddime ? Ee simdi yapilan bi seyin kafama kakilmasi ? Bu neyin nesi ? Kimin
fesi ? Kafam beynim zonkluyor, uyuyamiyorumda. Bizim arabada ne güzel uyurdum
misil misil…O yüzden gözümde hiç büyümedi araba yolculugu… Essek kadar iki tane
kuzenim var ve geçen arabada uzanip kaldigim ve onlara göz kulak olmadigim için
bana “kizmis”.
Hay ben yemisim böyle isi ya. Allah’im
isinlasan beni Fransa’ya ? Ya da yanina alsan dertlessek ?
Allah’im çok kötüyüm sanki. O kadar
gücüm kurudu ki, sanki her bir hücrem depresyona girmis, birbirine bakiyor,
toplu intihara kalkismak üzereler.
Simdi yabanci biri elini uzatsa tutup
gidecegim gibi… Sezai de yok. Uc paragrafta dagda ne yaptigini anlatip, bir
“nasilsin’i” bile çok gördü. Cok umrundayiz çocugun. 1 hafta konusmamis 30
saniyelik video çekmis “bunla yetin” diyor. Halbuki ben onu düsünmeden bi
saniye bile geçirmedim. Napiodur, ayilar mi saldirdi, bi yerlerde kayboldumu
felan diye düsünmeden edemedim.
Ben nasil is bu anlamadim. Ama sanirim
hala almam gereken bazi dersler var. Ben insanlarin bana olan ilgi ve alakalarina
odaklandikça bu konuda sinaniyorum. Yok yani. Yok oluyor tüm ilgi alaka.
Herseyi oluruna birakip Allah’tan hayirlisini dilemekten baska çare yok
sanirim… hatta eminim. Baska hiç birsey yok.
Ama üzülmemek elde degil. O kadar çok
kafami taktigim seyler var ki su aralar. Ve o kadar sanki hersey üstüme
geliyoki… tüm bu dertleri yüklenmis bi ökûz gögsümün tam ortasina çöküveriyor.
Ne konusabiliyorum, ne nefes alabiliyorum. Sadece agliyorum. Agladikça
rahatliyorum. Rahatladikça daha çok agliyorum. Gözlerimin içi aciyor. Yaniyor.
Güzel seyler göremiyor artik belkide…
Allah’im sen bana sabir ver. Allah’im
seni seviyorum , hep benim yanimda oldugunu bana hissettir….