yolculuk..

Son bi kaç demlik internetim kalmış. Bu saatte yazışabilcegim anormal bi tanıdığım ve dahası internetten bakacak birşeyim olmadığı için soluğu burda aldım. Eski günlerdeki gibi... ah ne inişli çıkışlı dönemlerimi bilir bu blog...
Şimdi Canakkaledeyiz. Yolculugumuza amcam, iki kuzenim ve bi tavşanla baslamis olup " lan ne işi var bu tavsanin burda. Onun yeri bile benden daha rahat aq " diye içimden geçirmemle birlikte hayvanceğiz Ispartayı çıkamadan sorutmuş kalmış. Neyseki onu arabadan şutladıktan sonra kafamı yaslayabileceģim bi alan oluştu. Aneam. Keşke başka bişi dileseydim. Ama üzüldüm davşanada yaa. Yazık kendi halinde marul kemiriodu... negatif enerjimi emince kanı dondu yavrucağın. Neyse...
Şimdi Canakkaledeyiz.
Aha bunu ikinci kez söyleyişim. Iyice kafam beynim dağıldı. Arabada bir gram uyuyamadım... gözlerimi yummamla birlikte amcamın yol hakkında yaptigi yorumlara tepki vermek zorunda kaldim. Niye tepki veren taraf ben oluyorum hep ? Lisede bi arkadasim vardi kimse dediklerini tinlamaz duymazdi bi ben duyar tepki verirdim...
Insanlarin sacma sapan araba kullanmalarindan dolayı bolca kufurlu ve ekşınlı bi yolculuk... bi yandan amcamın egosal tatmin arayışı... arka fonda bi yandan irem derici kalbimin tek sahibine sarkisi bir uzun hava modunda tıngırdanırken, aklima bu sene evlenen ciftler ve bu sarki esliginde yaptiklari açılış dansları aklıma geldi.
" ellerimiz bir gönüllerimiz bir ne daglar denizler engeldir sevene " heee canım hee. Bi kaç sene sonra görecez sizi.
" aşk diye bişi yoktur. Yalan bişey. Millrt begendigine aşk diyor " diyen amcama ne diyecegimi bilemedim. Ask var mi ? Yoksa bir varmış bir yok mu olmuş... aklımı karıştıran şeyler var. Yine ilgisizlikle sınanıyorum. Gideyim biraz trip atayım. Ya da umursamayayım. Belkide herkes gibi artık kendi hayatıma odaklanma vakti gelmiştir.. şu Fransaya bi varayım. Şu nalet sınavı bi geçeyim. 6 ay önceki gibi Quentin la görüşüp flexi bizz yiyip birazcık güleyim, dertleşeyim.. ah ah. Ne varsa eskilerde var.